14 Mart 2020 Cumartesi

SİVASİ HATUN CAMİİ


SİVA SİTTİ HATUN CAMİİ


Göçeroğlu Nasrullah ve eşi Siva Sitti Hatun tarafından H. 680/M. 1282 tarihinde inşa ettirilmiştir. Camii sada kesme taştan IV. Kılıçarslan’ın oğlu 3. Keykavus zamanında III. 1281 yılında yaptırılmıştır.


Kitabenin mealen anlamı şöyledir: Bu mübarek camiinin yapılmasına Allah mülkünü daim kılsın iki kıblenin özlemi ile tutuşan ümmetlerin dizginlerini elinde bulunduran din ve dünyanın bereketi yüce sultan Kılıçarslan oğlu Keyhusrev zamanında emredilmiştir.


Bu kitabenin altındaki dört satından oluşan, Selçuklu nesihi ile yazılmış bir kitabe daha bulunmaktadır. Bu kitabede mealen şöyledir: Allah’ın rahmetine muhtaç zaif kulu Göçer Aslan oğlu Nasrullah ve Allah’ın rahmeti ve rızasına muhtaç onun zaif cariyesi Sa-d kızı Siva Sitti tarafından Allah başarılarını ihsan ve hayırlarını onlara yad eylesin. H. 680 (….) yazılıdır.


Giriş kapısı iç içe geçmiş iki sivri kemerle sınırlandırılmış olup üzerinde mukarnaslı kavsarasi bulunmaktadır. Ancak içerideki kemerin üzeri kabartma motiflerle bezenmiştir. Mihrap dik dört sıra halinde dörder ayakla beş sahma bölünmüştür.


Mihrabın üzeri yedi sıra halinde mukarneslarla bezenmiş ve sivri bir kemerle de çerçevelenmiştir. Mihrap nişinin çevresinde geniş bir bodur içerisinde Ali İmrah suresinin 18. Ayeti “Allah’ın mescitlerini ancak Allah’a ve ahiret gününe iman eden, namazı dosdoğru kılan, zekatını veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler inşa eder. İşte doğru yola ermişlerden olmaları umulanlar bunlardır.” İle 19. Ayetin bir bölümü yer almaktadır. Anlamı; ” Allah, melekler ve adaleti yerine getiren ilim sahipleri ondan başka ilah olmadığına şahitlik etmişlerdir. Mutlak güç ve hikmet sahibi Allah’tan başka ilah yok, Allah katında hak dini islamdır.”


Ayrıca mihrap içi nişinde de Hac suresinin .7 ayeti meali: “Ey inananlar rüku edin, secdeye varın, rabbinize kulluk edin, iyilik yapın ki saadete erişesiniz.” Mihrap nişinin sağ tarafındaki sütun kaidesinde de Enbiya Suresinin 107. Ayeti meali: “Ey Muhammed biz seni ancak alemlere rahmet olarak gönderdik.” Yazılmıştır.


Mihrap nişinin solundaki sütün kaidesinde de Kalem suresinin 4. Ayeti yazılıdır. Caminin kuzey cephesinde taç kapının tam üzerinde yapının köşk minaresi yer almaktadır. Minareye taş kapının doğusunda yer alan 32 basamaklı bir merdiven ile çıkılmaktadır. Köşk minare yuvarlak kemerlerle birbirine bağlanan 4 yekpare ayağın üzerine atılan bir külah kısmından oluşmaktadır. Ayakların köşeleri pahlanarak sekizgene dönüştürülmüştür. Ayaklar başlık kısımları minarenin içine doğru çıkıntı yapmaktadır.

Külah kısmı piramidal şekilde tasarlanmış ve tepe noktasında yükselen beyaz mermer alemle sonlandırılmıştır. Köşk minare yapıya muhtemelen sonraki dönemlerde eklenmiştir. Mihrap nişin doğu tarafında yer alan sütünce üzerindeki kitabede Kalem Suresinin 4. Ayeti yer almaktadır. Anlamı : “Şüphesiz sen büyük bir ahlaka sahipsindir.”


Mihrap duvarının ortasında yer alan küçük mihrap nişi 3 köşeli olup kavsara kısmı 4 sıra mukarnasla doldurulmuştur. Nişin içerisi kıvrımdal, palmet ve çiçeklerin oluşturduğu bir kompozisyonla bezenmiştir. Nişin yan taraflarına en alttaki dikdörtgen, üstekileri birbirinden farklı boyutlarda olan daire şeklindeki renkli mermer parçaları kakılmıştır. Nişte görülen bu renkli taş kakmalar Zengi ve Memlük süslemelerini çok sadeleşmiş şekilde devam ettiren Selçuklu taş işleri, Beylikler ve Osmanlı mimarisinde aman aman kendini belli etmektedir.
Kaynak: Develi Belediyesi, Fotoğraflar: Hasan Yüksel


















23 Nisan 2019 Salı

HAYRETTİN SOYLU (1938 – 2008)


01.06.1938 yılında Bünyan Devrişağa Mahallesinde Şakir ve Muteber çiftinin dokuz çocuğundan 3. sü olarak dünyaya gelmiştir. Çocukluğu Bünyan’da geçmiştir.  1945 yılında İlk Mektep olarak bilinen Bünyan Çağlayan ilkokulunda eğitimine başlamış, daha sonra Namık Kemal İlkokulunda eğitimine devam etmiştir.  1950 de buradan mezun olmuştur.  Aynı yıl içerisinde Kayseri’de bulunan Kayseri Sanat Okulu (Kayseri Endüstri Meslek Lisesi)’nda ortaokul eğitimine başladı. Lise öğrenimini de bu okulda tamamlayan Soylu İnşaat Teknikeri olarak 1956 yılında buradan mezun oldu.


Mezun olduktan sonra 1956-1958 yılları içerisinde Sarıoğlan Çiftlik Kasabası’nda vekil öğretmenlik görevinde bulundu. 1960 yılında Araboğlu Abdurrahman Gürel’in kızı İclal hanımla hayatını bitirdi. 1961 yılında da askerlik görevini tamamladı.


1970 yılına kadar Bünyan’da bulunan Yenimahalle ve Sümer İlkokulunda öğretmenlik görevini yürüten Soylu 1970 yılında Bünyan Belediyesi Fen Memurluğu görevine getirildi. Üç yıl fen memuru olarak çalıştıktan sonra 1973 yılında yapılan mahalli seçimlerde Bünyan’dan bağımsız aday olarak Belediye başkanlığına adaylığını koydu. Yapılan seçimler sonucunda başkanlığı kazanarak Bünyan’ın bağımsız belediye başkanı oldu.  Görevi Mehmet Özcan’dan devraldı. Dört yıl Bünyan’a hizmet ettikten sonra, 1977 yılında yeniden yapılan mahalli seçimlerde bu kez Adalet partisinden adaylığını koydu ve yeniden Bünyan belediye başkanı seçildi.


Soylu ikinci kez seçildiği dönemde Belediye başkanlığı hizmetini yürütürken, 1980 ihtilali ile bütün ülkede ki belediye başkanlarının görevden alınmasıyla Belediye başkanlığı görevini bırakmak zorunda kaldı.


1980 yılından sonra o dönemde Palas, Elbaşı, Akkışla, Koyunabdal, belediye başkanlarının isteği üzerine bu belediyelerin fen işlerini yürüttü. 1984 yılında emekliğe ayrıldı. Hayrettin Soylu 2008 yılında vefat etti.


Bünyan Belediye başkanlığı döneminde Bünyan’ın birçok alt yapı hizmetlerini gerçekleştirdi. İlk defa Gergeme’ye su, kanalizasyon ve Elektriğin gitmesini sağladı. Birçok mahallenin imar işlerini halletti ve yolların genişletilmesi için mücadelede bulundu.

Hayrettin Soylu, Alparslan, Alp Tuğrul, Gülşah Tuğba adında üç çocuk sahibidir.


Hasan Yüksel

7 Temmuz 2017 Cuma

Mehmet Özçelik,Adanalı Mehmet, Erdoğan Kangalcı

Ulu Camii Önü Bilinenler Mehmet Özçelik, Adanalı Mehmet, Erdoğan Kangalcı

MEHMET ÖZBEK





1935 yılında Vahide ve Mustafa Derviş ÖZBEK çiftinin dördüncü ve son çocuğu olarak İbrahim Bey mahallesinde dünyaya geldi. Akrabaları arasında “Hacı” olarak bilinir ama nüfusta Mehmet olarak yazmaktadır. Rahmetli babası zamanın çok iyi yetişmiş duvar ustası idi. Genç yaşta babasını kaybetti. İlkokulu 1942 yılında Çağlayan ilkokulunda başladı. İlkokulu 1947 yılında bitirip, Bünyan Ortaokulu’na başladı. O zaman ortaokul müdürü Rahmetli Servet Hacıpaşaoğlu idi. Tahsilinin ilerlemesinde ona büyük desteği olmuştur.

Özbek, 1951 yılında ortaokulu bitirip lise olmadığı için, o zaman büyük abisi Hakkı Özbek'in yanında Mersin'de Tevfik Sırrı Gür Lisesinde okudu. Buradan 1955 yılında mezun oldu. Hayallerinde Subay olmak vardı. Ancak lisede ikmale kaldığı için Subaylık imtihanlarına giremedi. Bu sefer Astsubay olmaya karar verdi. İzmir Hava Astsubay okulunu okuyarak buradan astsubay olarak ayrıldı. İlk görev yeri İzmit'te altı yıl kaldı. Bu arada 1960 yılında akrabası olan Necla Akyürek ile evlendi. 15 günlük evli iken 1960 ihtilali döneminde Yassı Ada'ya altı ay görevli olarak gitti. O günleri o şartlarda mahkemeleri acıyla izledi. Özbek o yılları "Çok anılarım var bunları yazarken o günler gözümün önünden hiç gitmiyor. Rahmetli Menderes o kadar kibar o kadar beyefendi ki, ona yapılan haksızlıkları acı ile izledim. Hocam Hacıpaşaoğlu avukatını reddedip savunmasını kendisi yapmıştır. Ve aynı dönemde hem ortaokul müdürüm hem akrabam olan Servet Hacıpaşaoğlu'nun zaman zaman o şartlarda yanına giderdim. Değerli büyüğüm hocamın mekânı cennet olsun. " Diye belirtmektedir.

Özbek Yassı Ada görevi bitince Diyarbakır Askeri Hava Üssü'ne tayin oldu. Beş yıl o zamanki Harp Filosunda şark hizmetini tamamladı. Askerlik görevi yaptığı yerlerde hep teknik Astsubay olarak çalışmıştır. Buradan Silifke Radar Üssüne tayin edildi. Bir yıl burada kalarak Anamur Radar Üssünde Yedi yıl kaldıktan sonra memleketi Kayseri Hava Üssüne tayin edilmiştir. Beş yıl Kayseri’de kalmıştır.

Özbek, 1974 yılında Kıbrıs harekâtına katıldı savaş sonrasında Ercan Havaalanında komutanlık yaptı. 1978 yılında emekli oldu. İki ağabeyi Mersinde ikamet ettiği için o da Mersine yerleşmeye karar verdi. Bir müddet ticaretle uğraştı. Daha sonra kendini tamamen emekli etti.

Özbek iki oğlan babasıdır. Büyük oğlu Coşkun 1961 doğumlu olup Mersinde Gümrükleme işiyle uğraşmaktadır. Küçük oğlu Aşkın 1966 doğumlu olup İTÜ İnşaat Mühendisi olup Bursa'da özel sektörde çalışmaktadır. Özbek aynı zamanda dört torun sahibidir. İki torunu üniversiteden mezunu olup, diğer torunlarından biri üniversite sınavlarına hazırlanırken diğeri lisede öğrenim görmektedir. Şimdi eşi Necla Hanım ile kışları Mersinde yazları da yazlığımda torunlarımla tatlı vakit geçirmektedir.
Hasan Yüksel.

21 Mart 2017 Salı

FİKRET GÜRKAN 1926 - 2014.

       
1926 Yılında Konaklı ailesinden Paşa Ağa oğlu Remzi Bey ile yine aynı aileden Hacı Ali ağa kızı Fevziye hanımın çocukları olarak Cami-i Cedit Mahallesi’nde dünyaya geldi. 6 yaşında iken babası Remzi beyi kaybetti.  1932 yılında Çağlayan ilkokulunda eğitimine başladı. 1937 ilkokulu bitirdi aynı yıl Kayseri Lisesi bünyesinde bulunan ortaokula girdi ve 1941 yılında buradan mezun oldu.

Gürkan ortaokulu bitirdikten sonra Sümerbank Kayseri Bez Fabrikasının laboratuvarında işe başladı. Burada 1 yıl çalıştıktan sonra Bünyan Sümerbank Yünlü Battaniye Fabrikasına tayin oldu. 1947 yılında Konaklı ailesinde Cemal Eler in kızı Celile hanımla evlendi.  Evlilikten hemen sonra askerlik görevi nedeni ile Elazığ’a gitti,  askerlik dönüşü tekrar fabrikadaki görevine döndü.  Emekli olduğu 1977 yılına kadar bu fabrikanın muhasebe bölümünde görev yaptı.

Fikret Gürkan emekli olduktan sonra Kayseri’de Mavi Çelik Anonim Şirketi ile Alçılar Tavuk ve Madencilik Şirketinde muhasebe müdürlüğü yaptı. Özel sektördeki bu görevleri 1993 yılına kadar sürdü.  1995 yılında çok sevdiği annesi Fevziye hanımı kaybetti.  2001 yılında hac görevini yerine getirdi. 2003 yılında Çok sevdiği eşi Celile hanımı,  2004 yılında da küçük oğlu Arif i kaybetti.

Bünyan’ın sevilip sayılan simalarından olan Fikret Gürkan’ın kendisi ortaokuldan sonra okumamışta olsa, yedi evlat sahibi bir insan olarak onların iyi birer yere gelebilmeleri için çok gayret etti ve bu yüzden onların eğitimine çok önem verdi.  Ortaokuldan sonra okumamış olmasına hep yakınmış fakat eğitimin bir ömür boyu süreceğini bildiği için okumaya ve araştırmaya merak sarmıştır.  Evine her gün bir gazete ve aylık bir dergi alarak bunları hiçbir zaman okumadan bırakmamış,  bu gazetelerin bulmacalarını çok pratik bir şekilde çözer olmuştu.  Özellikle bir Bünyan aşığı olduğu için Bünyan’ın tarihini ve kültürünü hafızasına kazımış bununla yetinmeyerek bu bilgilerini gençlere de aktarmayı bir vazife bilmiştir.

Babası Remzi Beyinde bir öğretmen olması nedeniyle kendisi de çocuklarının eğitimine önem vermiş, her birisinin okuyarak birer meslek sahibi olmasını sağlamıştır. Çocuklarından Fevziye, Süha ve Fatih Öğretmen, Remzi işletmeci, Salim tekstilci, Arif sağlıkçı olmuşlardır. Kızı Süheyla ev hanımıdır. Çocuklarını okutmakla yetinmeyen Gürkan torunlarının da okuyarak bir yerlere gelmesini istemiştir. Bu gün torunlarının hepsi Üniversiteye girmiş olup şu anda 5 torunu tıp öğrencisi, öğretmen, işletmeci ve mühendis olmuşlardır.  

Okumanın yanında müziğe karşıda ilgisi olan Gürkan,  babası Remzi Bey gibi iyi bir klarnet üstadıydı. Bugün unutulmaya yüz tutmuş olan Bünyan halaylarını da çok iyi bilen Gürkan gençlik çağlarında özellikle düğünlerde halay başı olarak halay çekmesini çok severdi.  Herkes tarafından çok sevilen ve sayılan biri olmasının yanında, sosyal hayatta da paylaşımcı ve entelektüel kişiliğe sahipti. Kasım 2014 yılında hayatını kaybeden Gürkan 7 çocuk,  15 torun ve 13 te torun çocuğu sahibidir. Çocukları Fevziye Fatma Arslan, Süheyla Pıçakçı, Remzi Gürkan, Süha Gürkan, Salim Gürkan, Fatih Gürkan, Arif Gürkan’dır.

Hasan Yüksel

3 Mart 2015 Salı

BEN BU VATAN İÇİN ŞEHİT OLDUM ANA


Ben bu vatan için şehit oldum ana 
Basma ne olur yüreğine mezar taşlarını 
Ağlayıp ta güldürme düşmanlarımı 
Yolma sakın o ak düşmüş saçlarını 

Ben bu vatan için şehit oldum ana 
Yurdumda gezdirmesinler diye kirli ellerini 
Kirletmesinler benim vatanımı 
Gerçekleştirmesinler düşmanlarım emellerini 

Ben bu vatan için şehit oldum ana 
Bizim için şehit olanlar gibi, Sakarya da 
Benim gibi, canı pahasına direnenler 
Destan yazmadı mı Çanakkale de, Kütahya da 

Ben bu vatan için şehit oldum ana 
Almadı düşmanımın bin kurşunu bedenimden canımı 
Yurduma ihanet edenin değerse bir kurşunu 
Akıtıverir o zaman bu yaramdan kanımı 

Ben bu vatan için şehit oldum ana 
Şu yurdumun her karış toprağında 
Tomurcuk tomurcuk sevgi gülleri açsın diye 
Kelebekler uçsun konsun diye her bir yaprağında

Hasan Yüksel

29 Ocak 2015 Perşembe

NAR-I AŞKIN

Nar-ı Aşkın 


Ben kendimi sende buldum
Nara yanıp külün oldum
Ciğer parem, kardelenim
Senle yanıp senle soldum

Sensiz olmak bana zulüm
Sen nadide siyah gülüm
Kavuşana kadar sana
Söndü ateş kaldı külüm

Sanadır yar sevgim sana
Umutlarım senden yana
Yüksel yanıp tutuşuyor
Sevdan ile yana yana
Hasan Yüksel